Antik Çağ’da, Ege kıyılarını bir çocuğun gözünden anlatan öyküler!
Arkeolog, yazar Mine Soysal’ın 1996-2000 yılları arasında yazdığı dört kitaptan oluşan “Ala Kitapları” dizisi tek kitapta toplandı. Soysal’ın, günümüzden 2500 yıl önce Ege kıyılarını bir çocuğun gözünden şiirsel bir dille anlattığı öyküler, bilimsel verilerin ışığında kaleme alındı. Antik Çağ’da Batı Anadolu’daki eski kentlerin, kutsal alanların, yolların, pazaryerlerinin ya da tapınakların gerçekte nasıl göründüklerini, kimler tarafından, nasıl kullanıldığını anlatan kitap, Serdar G. Sönmez’in karakalem resimleriyle bezeli. Özgün tasarımıyla hem çocuklar hem yetişkinler için kültür tarihimizin bir dönemini aydınlatan değerli bir rehber niteliğinde.
Konusu
İlk öyküde tanıştığımız Ala, Anadolu ülkesini bulutların arasındaki Gökkuşağı Evi’nden izleyen meraklı bir çocuktur. Günün birinde dostları Bilge Yağmur ve Deli Rüzgâr’a Anadolu’ya gitmek istediğini söyler. İkinci öyküde Ala, 2500 yıl öncelerindeki Priene kentini, bir Demeter rahibesi olan Nikeso’dan dinleyecek, kentin yağmurla yıkanan sokaklarında yürüyecektir. Üçüncü öyküde Ala’nın yolu, Anadolu’nun en eski kutsal alanlarından olan Labraynda’ya düşer. Milas Ovası’na bakan dağlardaki Zeus Tapınağı’na varan Ala, fildişi keçi Pani’den yapılan törenleri ve inançları dinler. Son öyküdeyse Ala, tarih biliminin babası olarak kabul edilen Herodotos’la karşılaşır. Ala, bir zamanlar günümüzdeki Bodrum’un yerinde yükselen Halikarnassos kentinin ve Dünyanın Yedi Harikası’ndan biri olan Mausoleum’un öyküsünü bu kentte doğup büyüyen Herodotos’un ağzından dinler…
Antik Çağ’da, Ege kıyılarını bir çocuğun gözünden anlatan öyküler!
Arkeolog, yazar Mine Soysal’ın 1996-2000 yılları arasında yazdığı dört kitaptan oluşan “Ala Kitapları” dizisi tek kitapta toplandı. Soysal’ın, günümüzden 2500 yıl önce Ege kıyılarını bir çocuğun gözünden şiirsel bir dille anlattığı öyküler, bilimsel verilerin ışığında kaleme alındı. Antik Çağ’da Batı Anadolu’daki eski kentlerin, kutsal alanların, yolların, pazaryerlerinin ya da tapınakların gerçekte nasıl göründüklerini, kimler tarafından, nasıl kullanıldığını anlatan kitap, Serdar G. Sönmez’in karakalem resimleriyle bezeli. Özgün tasarımıyla hem çocuklar hem yetişkinler için kültür tarihimizin bir dönemini aydınlatan değerli bir rehber niteliğinde.
Konusu
İlk öyküde tanıştığımız Ala, Anadolu ülkesini bulutların arasındaki Gökkuşağı Evi’nden izleyen meraklı bir çocuktur. Günün birinde dostları Bilge Yağmur ve Deli Rüzgâr’a Anadolu’ya gitmek istediğini söyler. İkinci öyküde Ala, 2500 yıl öncelerindeki Priene kentini, bir Demeter rahibesi olan Nikeso’dan dinleyecek, kentin yağmurla yıkanan sokaklarında yürüyecektir. Üçüncü öyküde Ala’nın yolu, Anadolu’nun en eski kutsal alanlarından olan Labraynda’ya düşer. Milas Ovası’na bakan dağlardaki Zeus Tapınağı’na varan Ala, fildişi keçi Pani’den yapılan törenleri ve inançları dinler. Son öyküdeyse Ala, tarih biliminin babası olarak kabul edilen Herodotos’la karşılaşır. Ala, bir zamanlar günümüzdeki Bodrum’un yerinde yükselen Halikarnassos kentinin ve Dünyanın Yedi Harikası’ndan biri olan Mausoleum’un öyküsünü bu kentte doğup büyüyen Herodotos’un ağzından dinler…
Mont Blanc
Prestij Kalem
Kırtasiye
Oyuncak
Scooter
LEGO
Hobi & Koleksiyon
Kitap
Test Kitapları
Okul Çantası
Okul Öncesi
